Türk hukukunda avukat tutma zorunluluğu yoktur. Taraf ehliyeti olan herkes kendilerini temsil hakkı vardır. Ancak her alanda olduğu gibi hukuki işlerde de uzmanlık gerektiren işlerin başında gelmektedir. Aksi halde, geri dönülemez ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle avukat tutmak tavsiye edilir.

Günümüz şartlarında kesin bir süre vermek mümkün değildir. Davanın türüne ve mahkemeye göre farklılık göstermektedir. Ancak sıkı takip ile süreç olabildiğince azalabilmektedir.

Avukat ve vekil eden arasında yapılacak sözleşme ile belirlenecek olup. Avukatlık ücret tarifesindeki asgari değerin altında olmamak kaydıyla anlaşarak belirlenir.

Haksızlığa uğradığını düşünen her vatandaş bu haksızlığın giderilmesini mahkemeye başvuru ile talep etme hakkına sahiptir. Bu güvence anayasa ile korunmaktadır. Bu hakkı kullanmadan çekinme ciddi zararlara yol açabilmektedir. Çünkü hukukumuzda süreler çok önemlidir. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemektedir.

Vekaletname avukatların müvekkilleri adına işlem yapabilmelerine imkan tanıyan sözleşme ile kurulan aradaki yetkilendirmeyi gösteren belgedir. Noterde anlaşılan bedel ve şartlara göre düzenlenebilmektedir.